İsrail-Gazze hattında ipler geriliyor.
Günler önce Hamas güçlerinin başlattığı, İsrail cephesinden de karşılığın geldiği savaş dur durak bilmeden devam ediyor.
İki ülke de gün geçtikçe saldırılarını artırırken, bölgeden gelen vahşet görüntüleri gözler önüne seriliyor.
Öyle ki savaşta siviller, kadınlar ve çocuklar da hedef alınıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'barış' çağrısı
Savaşın başladığı ilk günlerden itibaren tarafları "itidalli davranmaya" davet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birçok kez arabuluculuk için de üzerine düşen görevi yapmaya hazır olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında da savaş konusuna değindi.
"Savaşın bir ahlakı var"
İsrail'in örgüt gibi davrandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerleşim yerlerinin de hedef alınmasını doğru bulmadığını söyledi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o açıklaması;
Bizim hem kendi terörle mücadelemizde hem de bölgemizdeki tüm savaş ve çatışmalardaki tavrımız gayet açıktır. Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların da buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz.
"Savaş değil katliam"
İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze'deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine, tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır.
"İsrail örgüt gibi davranırsa örgüt gibi muamele görür"
Gazze'ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları dünya kamuoyu nezdinde İsrail'i hiç beklemediği ve istemeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil, ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır.
"Gelinen nokta dünyanın tamamının sorunudur"
Kelimeleri, kavramları, olguları eğip bükerek insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurması beklenemez. Ne bölgenin ne de dünyanın bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur. Mesele sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir, gelinen nokta itibarıyla mesele dünyanın tamamının küresel yönetim ve güvenlik düzeninin bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur.
"Birleşmiş Milletler Filistinlilerin hakkını koruyamadı"
Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden biri de verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen uluslararası toplumdur. Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar Filistin halkını tek başına bırakmış, ahde vefa göstermemiş, Filistinlilerin hak ve hukukunu koruyamamıştır. Biz bunu yeni söylemiyoruz. Daha önce BM kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledim. Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak, arabuluculuk ve 'adaletli hakemlik' dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız.