AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Babacan’a, "Sen rekabet nedir bilir misin? Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Home tekstil üretmeye devam et. Senin işin değil bu" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık zamanında kiminle nasıl çalıştığını kayıtlarında mevcut olduğunu belitti. Erdoğan, Türkiye'nin nereden nereye geldiğini hatırlatarak, “Değerli dostum İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi ile yaptığım görüşme neticesinde işte bugünkü meşhur ATAK helikopterlerini Fin Mekanika firmasıyla onun da bu işe el atması ile birlikte hallettik. Şu anda Fin Mekanika ATAK helikopterleri Türkiye'nin kendi ürünü olarak üretiliyor. Tabii buna da yine birileri kendime takmaya çalışıyor. Kimisi işte motor aksamlarında, kimisi makinede şurada burada filan falan fakat bu bizim bir yere doğru da itiyor; nedir? Şimdi biz bir de Gök Bey helikopterini inşallah üretmenin hesabı içerisindeyiz, adımlar atıyoruz. Tabii bütün bunlarla beraber biz bu İHA'ya SİHA'ya Akıncı'ya ve evet hepsinden öte işte az önce de gördüğünüz yani biz bu kızılötesi denilen adamı nasıl attık? İşte şu anda bir de onun çalışmalarda yapılıyor ve bu çalışmada da daha henüz Başbakan olmamıştım. Başbakanlık görevi bir başka arkadaşımızdaydı ve dünyayı, Avrupa ülkelerini dolaşıyordum. Bunlardan bir tanesi o zaman oğul Bush'tu olmuştu oraya gittik. Tabii terör var. Bush dedi ki 'Bize hani siz insansız hava aracı verecektiniz? İnsansız hava araçlarını hala vermediniz ve Condoleezza çağırdı dedi ki sözümüz var, hala siz bunları vermediniz. Süratle vereceksiniz ve onun ziyaretimde biz bunlardan İHA'yı aldık ama İHA'yı bize iki günlüğüne verdi. Dedik ki yani bu iki günlük bir iş değil, bizim terörle mücadelemiz çok yoğun bir şekilde devam ediyor" diye konuştu.
"Şimdi savaş uçağı noktasında da çalışmalarını sürdürüyorlar"
İHA konusunda Özdemir Bayraktar ile adım attıklarını belirten Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bu ziyaretimin ardından Allah rahmet etsin Özdemir Bey o zaman henüz akraba olmamıştık. Gerçi doğuştan akraba ise o ayrı mesele de hemen çocukları ile beraber bu adımı attık. Süratle İHA'yı onlar ürettiler. Ardından SİHA'yı da öğrettiler ve çocuklar AKINCI ürettiler. İş bitmedi şimdi savaş uçağı noktasında da çalışmalarını sürdürüyorlar. Tabii bütün bunlarla beraber olay sadece savaş aracı değil, bunun ürünlerini de ne yapacaksın üreteceksin. Yani harp, araç, gereç, mühimmat bunların hepsinin olması lazım ve ülkemiz bu mühimmatı da ne yapmaya başladı, üretmeye başladı. Biz Türkiye'deki maalesef bu muhalefetle çok uğraştığımız için ne yazık ki adım atmakta yoruluyoruz zorlanıyoruz."
"Gençliğimize yakışır, şanına yakışır eserlere inşa ediyoruz"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu'na tepki gösteren Erdoğan, “Böyle bir insan ya bu, ahlaksız çıkmış, şimdi tabii yanında başka ahlaksızlar da var. Ne diyorlar, 'Yok bilmem işte geleceklermiş de geldikleri zaman bunlara hesabını soracaklarmış. İşte bu işin rekabetinin oluşması lazımmış'. Sen rekabet nedir bilir misin? Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Home tekstil üretmeye devam et. Senin işin değil bu. Üzgünüm 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı. Yanında bir tanesi daha var. Aynen o da öyle. Bizden üniversiteyi istediler ve ben Başbakanım, bunların vakfına üniversite tahsisi yaptık. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, yanında dolaşan öğretim üyelerine sesleniyorum. Biz bu tahsisi yaptık. Kendisi ne zaman ki Başbakanlık koltuğuna oturdu, ne yaptı biliyor musunuz? O tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun bir başka örneği yok. Bunu sen kalk milletimize bir anlat bakalım, o vakıftaki yöneticiler acaba bunu nasıl izah edeceksiniz? Bir tane örneği yok. Bir daha bedel mülk edinme hakkı bizim vakıf yasalarına göre de yok. Ama bunlar bunu yaptı. Şimdi tabii ben de kullanmıyorum o ifadeyi, Devlet Bey gayet güzel kullanıyor, malum ona ‘Serok Ahmet' diyor. Bu tür işler yapıyor, helalinden ne yaptın? Ve kurduğunuz üniversiteyle başarı grafiğiniz ne? Yok. E şimdi biz ne yaptık? Biz de bu üniversiteyi bunların bu yolsuzlukları sebebiyle aldık, devletimize mal ettik. Şimdi bu Şehir Üniversitesi devletimizin Marmara Üniversitesinin mülkü olarak hizmete devam ediyor. Verdiğimiz imkanlar çok çok daha ileri, akademisyenleriyle, öğretim üyeleriyle çok daha güçlü, bir diğer yanıyla da Maltepe'deki bir kışlayı biliyorsunuz Marmara Üniversitesi olarak gayet muhteşem güzel bir hale getirdik. Onlarla da bunu bütünleştirdik. Ya biz bu millete bu milletin evlatlarına, gençliğimize yakışır, şanına yakışır eserlere inşa ediyoruz. Sen ne yaptın? Bir bunu söyle bakalım. Bunlardan bir şey olmaz" ifadelerini kullandı.
"Alkışladıkları şey, dünyayı titreten bu fırtına obüslerinin teslim töreni"
Arifiye'deki olayı hatırlatan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Savunma Bakanı ve kuvvet komutanlarını eleştirmesi hakkında Erdoğan, "İşte en son en son Arifiye'deki olay, Arifiye'deki olaydan hemen sonra biz ne yaptık Arifiye'de? Arifiye'de biz fırtına obüslerinin teslim törenine gittik. Kimle beraber gittik? Savunma Bakanımız, kuvvet komutanlarımız ile birlikte ve milletvekillerimiz vesaire orada olduk. Düşünebiliyor musunuz, muhalefetin başındaki adam öyle bir şey ki, düşünün siz diyor, siyasetçi değilsiniz. Tamam da neyi alkışlıyorlar? Neden alkışlıyorlar? Alkışladıkları şey düşünün dünyayı titreten bu fırtına obüslerinin teslim töreni. Peki konuşan kim Bay Kemal? Konuşan Anayasa'mızın amiri hükmüne göre Başkomutan konuşuyor. Sen ne Savunma Bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çapta değilsin. Önce haddini bil. Çünkü bu bir cibiliyet meselesidir. Bu noktada karakter zaafı olan bir insan olarak burada kalkıp bizim şanlı ordumuzun komutanlarına bu şekilde saldırmak öyle herkesin karı değildir. Bütün bunlarla ilgili işin tabii hukuki boyutu devam ediyor. Hukuk karşısında da bu hesabını verecekler. Biz yerli üretime destek verdikçe beklenen siyasi ekonomik uyguladıkça parasıyla bize vermemeye başladılar" şeklinde konuştu.
"3 sene, 4 sene, 5 sene sonraya gün veriyorlar"
Bayraktar'ın İnsansız Hava Araçlarının üretimi konusunda yetişemediğini aktaran Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“3 sene, 4 sene, 5 sene sonraya gün veriyorlar. Aynı şekilde mühimmat yetiştiremiyorlar. Kim? Yine Türkiye'nin mühimmat üretimi ile uğraşan firmaları. Türkiye artık büyüdükçe, güçlendikçe birileri ciddi manada rahatsız oluyor. Onlar rahatsız oldukça biz yolumuza devam ediyoruz. Bu alanda geldiğimiz seviyeyi göstermeye şu rakamlar yeterli olacaktır. Geçtiğimiz 20 yılda savunma sanayimizdeki proje sayısını lütfen dikkat edin 62'den 750'ye bu projelerin bütçesini beş buçuk milyar dolardan ihale sürecindekilerle 75 milyar dolara çıkardık. Böylece sektördeki firma sayısı 56'dan 2 bin 700'ün üzerine 250 milyon dolar bile bulmayan ürün ihracatı 4,5 milyar dolar seviyesine çıktı. Yüzde 20'lerde aldığımız sektördeki yerlilik oranını yüzde 80'lere ulaştırmayı başarmakla da gurur duyuyoruz. Savunma sanayimizin her bir projesinin hangi badirelerden geçerek bugünkü seviyesine geldiğini bilseniz emin olun hayretten hayrete sürüklenirsiniz. Kimi dışarıdan kimi içeriden sayısız sabotaj, ihmal, ihanet teşebbüsüne rağmen adım adım savunma sanayimizi büyüttük, güçlendirdik. Projeler ilerledikçe, işin rengi ortaya çıktıkça milletimizin çoluğunun çocuğunun nafakasından keserek oluşturduğu kaynakların yurt dışındaki kimi mahfillere nasıl akıtılıp heba edildiğini gördük. Öyle yüzde 10 değil, yüzde 300, yüzde 500 karlarla Türkiye'nin nasıl soyulduğunu, kimlerin bu kirli pastadan pay kapmak için resmen ülkesini sattığını bizzat gördük. Tek başına BAYKAR'ın sembolü olduğu İnsansız Hava Araçları hikayesi bile bu gerçekleri ispatı yeterlidir."
"‘Hayır almam, ben paramı veririm, paramla satın alırım' dedi"
Özdemir Bayraktar ile arasında geçen bir anıyı anlatan Erdoğan, "Bay Kemal, sen tanımazsın ama sana ben ebedi alemde olan Özdemir Bey'i bir tanıtayım. Biz birinci bölge, 2. bölge bütün buralarda tahsisleri yaparken biliyorsunuz onlara bu tahsisleri yaptıkları üretimi nevine göre yaparız. Nedir bu tahsis? Diyelim ki stratejik ürün üretilecek ve herhangi bir bedel almadan burayı devlet olarak bunlara tahsis ederiz. Bugüne kadar böyle nice firmalara bu verildi. Fakat Özdemir Bey öyle bir insan ki ‘Hayır almam' dedi. 'Ağabey ben sana bir lütufta bulunmuyor, bu devletin şu anda aldığı bir karar ve bu kararla stratejik ürünleri üreten firmalara bunu veriyoruz. Bu senin için bir hak' dedim. ‘Hayır almam, ben paramı veririm, paramla satın alırım' dedi" ifadelerini kullandı.
“Bugün insansız hava araçlarında öyle bir düzeye ulaştık ki dün bize en iptidaisinden bu araçları vermeyenler bugün bizim ürünlerimize talip olma noktasına geldiler”
İnsansız Hava Aracı projesini yürüten 8 ayrı firma bulunduğunun bilgisini veren Erdoğan, “Rahmetli Özdemir Bayraktar eşi ve çocukları ile birlikte kendini bu işe adamış gerçek azim ve irade sahibi bir insan ailece yıllarca fabrikalarında yatıp kalktılar. Öyle zamanlar oldu ki terör bölgelerine gittiler. Orada subaylarımızla onlarla beraber yatıp kalkarak, orada ürettikleri eserlerin testlerini yaptılar. Testler sürecinde terörle mücadele bölgesindeki askerlerimizle üst bölgelerindeki çadırlarda kalarak Mehmetçikle aynı karavanaya kaşık sallayarak insansız hava araçlarını kullanılabilir seviyeye getirdiler. Dikkat ederseniz tüm bunlar Selçuk Bey ile herhangi bir akrabalık bağımın olduğu dönemde değil, onun öncesinde yaşanmıştır. Üstelik aynı dönemde benzer projelere girişen pek çok firmamız vardı. Nitekim bugün ülkemizde çeşitli kurumlarımıza İnsansız Hava Aracı temin eden veya İnsansız Hava Aracı projesi yürüten 8 ayrı firmamız bulunuyor. Bunlardan TUSAŞ, geliştirdiği öğrettiği ürünlerle adeta BAYKAR'la at başı giden projelere imza atıyor. Hamdolsun bugün İnsansız Hava Araçlarında öyle bir düzeye ulaştık ki; dün bize en iptidaisinden bu araçları vermeyenler bugün bizim ürünlerimize talip olma noktasına geldiler" diye konuştu.
"Devletten nakit desteği almadan çalışmalarını yürüten 4 firma var"
Bayraktar TB2'nin, Suriye'den, Karabağ, Libya'dan, Ukrayna'ya kadar pek çok yerde öyle başarılara imza attığını, pek çok ülkede adına marşlar şarkılar yazıldığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şu şekilde aktardı:
"Karabağ'da çocuklara BAYKAR'ın ismi veriyor, aynı sınıftaki ürünü ANKA'sı da başarıları artan bir projemizdir. BAYKAR'ın AKINCI'sı ve TUSAŞ'ın Aksunguru'yla bir üst sınıftaki İnsansız Hava Aracı piyasasında da yerimizi aldık. Ama şimdi yeni bir ürün farklı bir ürün, o da KIZIL ELMA. Tabii KIZIL ELMA'nın sadece cismi yok, hedeftir. Kime hedeftir? İşte bu kutlu davaya inananların çok çok önemli bir hedefidir Kızıl Elma.
Milli Muharip Uçak projelerimizde ülkemizi artık bambaşka bir lige taşıyoruz. Aynı şekilde HAVELSAN ve Aselsan gibi Türk Silahlı Kuvvetlerimizi destekleyen vakıflarımıza ait bu şirketlerimizde bu alanlarda çok önemli projeler üretiyor. BAYKAR'ın özelliği tüm projelerini kendi öz kaynaklarıyla geliştirilmesi sadece ürün satışı yapmasıdır. BAYKAR tasarım ve geliştirme çalışmalarına her türlü desteği ziyadesiyle hak eden bir şirkettir. Şu anda 3 bini aşkın genç pırıl pırıl burada çalışıyor. Şirketin tercihi bu çalışmaları kendi öz kaynaklarıyla yapmaktır. Zaten bu şirketin gelirleri de ülke için satıştan ziyade ihracata dayalıdır. Şirketin 20 yıllık gelirlerini yüzde 75'i geçen yılki gelirlerinin ise yüzde 99,3'ü artık 27 ülkeye ulaşan ihracatından geliyor. Bay Kemal bunlar seni niye rahatsız ediyor ya? Yanındaki bazı terör yandaşlarının rahatsız ediyor anlıyoruz da, ama seni niye rahatsız ediyor? Çünkü onlar teröristlerle beraber. Çünkü bu SİHA'larımız, AKINCI'larımız o inleri ne yaptılar? Darmadağın ettiler. Oraları vurdular ve oralarda nice teröristleri yok ettiler. Esasen biz pek çok savunma sanayii projesinde firmalarımızın tasarım ve araştırma geliştirme çalışmalarına destek veriyoruz. BAYKAR gibi yüksek teknolojiye dayalı stratejik ürün geliştirme ve üretim yatırımı yapan 50 firma devletten proje bazlı destek alır. Bunlar içinde devletten nakit desteği almadan çalışmalarını yürüten 4 firma var. Bunun bir tanesi BAYKAR'dır. Mesela, Altay tankının geliştirilmesi sürecinde yaklaşık 500 milyon doları otokar firmasına olmak üzere çeşitli firmalara toplam 660 dolar ödeme yaptık. Dikkat ediniz bu rakam üretim değil sadece tasarım ve geliştirme için yapılan ödemedir. Tekrar altını çiziyor BAYKAR ürettiği hiçbir ürünün geliştirilmesi için devletten tek kuruş almamış hepsini kendi kaynaklarıyla yürütmüş, tür yaptığı işler karşılığında BAYKAR'ın aldığı tek destek; gümrük vergisi, KDV, sigorta primi, stopaj indirimi, gibi nakdi olmayan üretim ve ihracat yapan her firmanın yararlandığı kolaylıklardır."
"Ülkemizin rekabet gücünü yükseltecek cari açığını azaltacak, istihdamı artıracak her projeye destek vermek bizim görevimizdir"
Hükümet olarak pek çok projeyi ciddi teşviklerle, hibelerle desteklemeyi sürdüreceklerini belirten Erdoğan, “Mesela bunları açıkça söylemek zorundayım ki milletim bazı gerçekleri bilsin. Tek başına Ford Otomotiv 20,5 milyar lira teşvik belgeli yatırım projesine sahiptir. Sadece Milli Muharip Uçak projesi için diğer teşvikler yanında TUSAŞ'a doğrudan bütçeden aktardığımız kaynak 1,3 milyar dolardır. Ülkemizin rekabet gücünü yükseltecek cari açığını azaltacak, istihdamı artıracak her projeye destek vermek bizim görevimizdir. Nakdi destekleri verirken sadece firmaların teklif ettikleri veya talip oldukları oldukları projeyi gerçekleştirme kabiliyetlerine bakıyoruz. Bilhassa gençlerimize cesaret ve güven aşılayacak bir anlayışla destek yelpazemizi olabildiği kadar geniş tutuyoruz. Savunma sanayii sektöründeki firma sayısının burası da çok önemli 20 yılda 48 kat proje sayısının 12 kat artmasını işte bu ekosisteme işte bu iklime borçluyuz" ifadelerini kullandı.
"Bizi Suriye'de bataklığa çekme, Karabağ'da mahcup etme, Libya'da hüsrana uğratma, Ege'de çaresiz bırakma hesabı yapanların heveslerini kursaklarında bıraktığımız için bu ses çıkıyor"
Gelinen noktada sadece gözetleme yapan İnsansız Hava Araçlarımızı Amerikan ürünlerinden 10 kat, İsrail ürünlerinden 5 kat daha ucuza mal edildiğinin bilgisini veren Erdoğan, "Bu gerçeklere rağmen bin bir yalan ardı ardına dizilerek BAYKAR'ın hedef alınmasının sebebi nedir biliyor musunuz? Sebep BAYKAR'ın ürettiği araçlarla ülkemizin kazandığı zaferlerdir elde ettiği prestijdir, sahip olduğu kazanımlardır. Bizi Suriye'de bataklığa çekme, Karabağ'da mahcup etme, Libya'da hüsrana uğratma, Ege'de çaresiz bırakma hesabı yapanların heveslerini kursaklarında bıraktığımız için bu ses çıkıyor. Sahip olduğumuz silahlı ve silahsız hava araçlarıyla vatan topraklarının her karışını sınırlarımız dışındaki tüm çıkar alanlarımızı kontrol altında tuttuğumuz için bu ses çıkıyor. Teknoloji üreten onun kullanımında da söz sahibidir. Bu gerçekten hareketle ülkemizin etki alanının giderek genişlemesine tahammül edilemediği için bu ses çıkıyor. Ses verenler kukladır, aparattır, kullanıp atılacak araçlardır. Partisini tescili ajanlarla, devlet sırlarını üç kuruşa satan hainlerle dolduranları başka bir vasıfla sıfatlandırmak, ederinden fazlasını vermek olur. Biz onların iplerini ellerinde tutanlara bakıyoruz. Mevlana Hazretlerine atfedilen bir kelamı tekrarlayacak olursak diyene bakmak lazım adam mı diyor. Evet lafı da sahibini de milletimizin vicdanına havale etmek herhalde en doğrusu olacak ancak meselenin bu kadar basit olmadığına dair emareleri de gözden ırak tutmuyoruz" şeklinde konuştu.
"Biz dersimizi çıkardık, milletimizden de helallik diliyoruz"
Altılı masa adına birilerinin karanlık mahfillerde yürüttükleri pazarlıklarda, yönetime gelmeleri halinde tüm önemli projeleri durduracakları, yapılanları da yıkacakları, bu sözü verdiklerinin de bilindiğini sözlerine ekleyen Erdoğan, "Bu ifadeleri bizzat söyleyen CHP'li, HDP'li tipleri de biliyoruz. Hatta hatta cezaevinden söyleyenleri de biliyoruz. Milletimiz bunlara iktidar yüzünü zaten göstermez ama böyle kirli bir pazarlığın içine girilebilmiş olması bile başlığı başına bir faciadır. Bunları duyunca Gezi olaylarında karşımıza dikilip şimdi hepsi de milletimizin emrinde hizmetinde olan ülkenin büyük projelerini durdurma şartı koşanlara hatırladık. Aynı şekilde ülkemizin büyük projelerini yürüten isimlerin ve firmaların olmaz nice bahanelerle yıllarca nasıl hedef alındığını hatırladık. İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, İstanbul-İzmir otoyolu, Osmangazi Köprüsü ve Yusufeli Barajı'nı, daha nice yatırımları akim bırakmak için her yolu denediler; bunların hepsini de biz hizmete verdik. Yatırım, üretim, turizm çevreye yönleriyle yaptıkları katkıları hesaplarsak İstanbul Havalimanının 80 milyar dolar, İstanbul İzmir otoyolunun 29 milyar dolar, Osmangazi Köprüsü'nün 10 milyar dolar, Avrasya Tüneli'nin 7 milyar dolar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün 5 milyar dolar ülkemize katkısı oldu. Karadeniz'de keşfettiğimiz doğal gaz rezervlerinin piyasa bedeli bir trilyon doları buluyor. Yusufeli Barajı ekonomimize yılda 5 milyar lira katkı yapacak. İnşallah pazar günü Kağıthane İstanbul Havalimanı Metrosu'nu da açıyoruz. Sizin anlayacağınız, şu firma, bu isim hepsi bahane. Nişan alıp ateş ettikleri asıl hedef Türkiye'dir, Türk milletidir. Onun geleceğini biçimlendiren vizyonları hedefleri projeleridir. Bunlar milletimizi tanımıyor, milletimiz namusunu özellikle kimseye herhangi bir laf hakaret söylettirmeden yoluna devam eder. Milletimiz özellikle projelerine, eserlerine, hizmetlerine dokunacak adamı bırakınız sandığa gömmeyi doğduğuna pişman eder. Bizim kendi adımıza ah ettiğimiz husus ise bir dönem bunları adam yerine koyup görev vermiş olmamızdır. Hatayı kabul etmek ve ders çıkarmak da bir erdemdir. Biz dersimizi çıkardık, milletimizden de helallik diliyoruz" ifadelerine yer verdi.
"Cumhur İttifakı olarak biz bu işin istismarını değil, tam manasıyla gerçeğini yapıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in bugünkü grup toplantısında ‘başörtüsü' konusunda söylediklerine ilişkin şöyle konuştu:
“Bu altılı masanın içindeki iki isimden hanımefendi, bugünkü konuşmasında özellikle bizim başörtüsü konusunu istismar ettiğimizden bahsediyor. Hanımefendi, Erdoğan'ın ve arkadaşlarının başörtüsü konusunda istismarcı olup olmayacağını benim milletim gayet bilir. Eğer dürüstsen, eğer haysiyet sahibiysen arkadaşlarım randevu talep etti, randevu vermediniz. Çünkü ikiniz de birbirinizin aynısınız. Bay Kemal de sen de birbirinizden farkınız yok. Sen Saraçhane'de verdiğin görüntüyle zaten hangi istikamete gittiğini ortaya koyuyorsun. Bu millet bu konudaki hassasiyetleri gayet iyi biliyor. AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak biz bu işin istismarını değil, tam manasıyla gerçeğini yapıyoruz. Kabul edersiniz biz şu anda yola çıktık. Milletimize de aile olayını, başörtüsü konusunda hepsini anlatacağız. Grubumuzla bu konuda her şeyimiz ortadadır. Bu konuda sizinle bu işin mukayesesini yapacak durumda değil ama sizin birlikte yürüdükleriniz, 'Bu ülkede başörtülü milletvekilini, bu kadını meclisten atın' diyecek kadar ileri giden sınırsız tiplerdi. Siz onlarla beraber yürüyorsunuz. Şimdi bu işin istismarı ile bizi yargılamak istiyoruz varsa bir projeniz, bu projenizi bize gönderirsiniz ve ona göre üzerinde çalışırız, adımı da atarız. Yine söylüyorum, aile bizim kutsalımızdır. Güçlü aileler, güçlü fertlerden ortaya çıkar. Güçlü ailelerden de güçlü millet oluşur. Şimdi çok açık net bir şey söylüyorum, siz ortağınızla birlikte malum LGBT'lilerle beraber yürüyebilirsiniz. Onlarla beraber adım atabilirsiniz. Bizim onlarla da işimiz yok. Çünkü aile kurumumuzu çok sağlam zemine oturmanın adresi AK Parti'dir, Cumhur İttifakı'dır."