Deprem bölgelerden farklı illere nakil yapılan öğrencilerin travma sürecinin daha hızlı ve sağlıklı atlatabilmesi için okul içindeki davranışların önemli olduğuna dikkat çeken Başak Koleji Kampüs Müdürü Uzman Psikolojik Danışman Süleyman Çokay; “Çocuklarla empati kurmalarını destekleyecek konuşmalar yapılmalı” dedi.
Kahramanmaraş Depremi’nin ardından depremzede çocukların eğitimlerine devam edebilmeleri için farklı illere nakilleri gerçekleştirilirken, Başak Koleji Kampüs Müdürü Uzman Psikolojik Danışman Süleyman Çokay, deprem sonrasında akut stres bozukluğu yaşayabilecek çocuklara yeni okullarında nasıl yaklaşılması gerektiğini anlattı. Akut stres bozukluğunun, travmatik bir olaydan hemen sonra ortaya çıkabilen bir sağlık sorunu olduğunu anlatan Çokay, bunun çeşitli psikolojik semptomlara neden olabileceğini, fark edilemez veya iyileştirilmez ise travma sonrası stres bozukluğuna (TSSB) yol açabileceğini belirtti.
Travma sonrası stres bozukluğunun beş belirtisi olduğunu ifade eden Çokay; “Kişinin geçmişe dönüş, hatırlar veya rüyalar aracılığıyla, travmatik olayı tekrar tekrar yaşamaya devam edip durduramaması durumu olabilir. Kişinin üzüntülü, olumsuz düşünceler ve negatif ruh hali içerisine girebilir. Kişinin, değişen gerçeklik algısı, çevresinde olan bitenin farkında olmama ve travmatik olayın bazı bölümlerini hatırlayamaması durumu ortaya çıkabilir. Kişi, travmatik olayla ilişkilendirdiği düşüncelerden, duygulardan, insanlardan veya yerlerden bilerek olarak kaçınabilir. Uykusuzluk gibi uyku bozuklukları, konsantrasyon zorluğu, sözel veya fiziksel sinirlilik hali veya saldırganlık durumu oluşabilir. Ayrıca, kişi gergin veya savunmacı ruh haline bürünebilir ve çok kolay ürkebilir” dedi.
Belirtilerin birçoğunun depremzede çocukların yaşadığı durumlar olduğunu ifade eden Çokay; “Bu sebeple başka illere nakli yapılacak çocuklar için şu an durum çok hassas. Kaygı, korku, endişe ve umutsuzluk içinde oldukları için yeni il veya okul bazen tetikleyici bazen ise iyileştirici olabilir. Bu yüzden okuldaki çocukların ve öğretmenlerin mutlaka bu konuda bilgilendirici eğitimler alması şarttır. Depremzede çocuğa ailesiyle ilgili herhangi bir şey sormamak, durumu anlatmasını istememek, hatta durumla ilgili herhangi bir şey sormamak çok önemlidir. Bu durum çocuğun kendini zamanla daha güvende hissetmesine, rutinlerinin oluşmasına yarar sağlayacaktır. Sınıf içinde gruplaşmanın, akran zorbalığının olmaması, bu konuların açılmaması ve depremzede çocuğun yaşadığı ruh halinin ne olabileceği konularında hem öğretmenler hem de aileler çocuklarına bilgilendirici konuşmalar yapmalıdır” şeklinde konuştu.
“Çocuklarla empati kurmalarını destekleyecek konuşmalar yapılmalı”
Okulun rehberlik servisinin ise her depremzede çocuk için ayrı bir plan yapması, hatta gerekirse bir süre sonra bireysel travma terapisi için çocuğu gerekli kurum veya kuruluşlara yönlendirmesi gerektiğini söyleyen Çokay; “Çocuğun şu anda yaşadığı travma belirtileri ve yeni okulu, yeni yaşamı için oryantasyon sürecinin çok ama çok hassas olduğu unutulmamalı. Bu hassas durumu mutlaka aileler evde kendi çocuklarına anlatmalı, çocuğun diğer çocukla empati kurmasını destekleyecek konuşmalar yapmalı, okulda öğretmenler de ayrıca bu durum için çocuklara kurum içi eğitim ve seminerler vermeli. Hepimiz hassas bir dönemden geçiyoruz, bazı çocuklar yaşı gereği biz yetişkinler kadar sürecin farkında olmayabilir. Bu durumu göz ardı etmemeliyiz. Hepimizi iyileştirecek olan, bütünlük, empati, dayanışma, sevgi ve yardımlaşmadır” dedi.