Tunceli’de bakteri nedeniyle telef olan dağ keçileri ile ilgili köy muhtarları tedirginliklerini ifade ederek açıklamalarda bulundu.
Tunceli’de Ocak ayında Mazgirt İlçesi’ne bağlı Yukarı Çanakçı Köyü’nde 8 dağ keçisinin ölü olarak bulunmasının ardından yine ilçeye bağlı Yukarı Oyumca Köyü’nde de ölümler yaşanmaya başladı. Yukarı Çanakçı Köyü’nde ölü olarak bulunan dağ keçilerinden alınan numuneler Elazığ Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Laboratuvarı’na gönderilirken burada yapılan incelemede ölen keçilerde Sphingomonas Paucimobilis isimli bakteri tespit edilmişti. Yukarı Oyumca Köyü’nde de ölü bulunan dağ keçilerinden alınan numuneler de Elazığ’a gönderilirken, köylüler, keçi ölümleri nedeniyle tedirgin olduklarını söyledi.
Yukarı Oyumca Köyü Muhtarı Hüseyin Doğan, yaklaşık bir haftadır köylerinde dağ keçisi ölümleri yaşandığını belirterek, “Ölüm sebeplerini bilmiyoruz. Doğa korumaya haber verdik. Numune alıp Elazığ’a gönderdiler. Bu konuda bize gerekli bilgilendirmenin yapılmasını bekliyoruz. Ona göre önlem almamız lazım. Keçi ölümleri nedeniyle endişeliyiz. Arazide oldukları için tutma ya da aşı yapma şansımız yok” dedi.
Daha önce benzeri ölümlerle karşılaşmadığını ifade eden Doğan, “Bu yaşıma kadar yeni böyle bir şey gördüm. Bu bölge milli parklar gibi. İki yüz, üç yüz hayvan var. Avcılık yapılmasın diye çabalıyorum. Zaman zaman avcılar tarafından hedef oluyorum. Benim amacım dağ keçilerinin korunması. Bu hayvanlar bizim için kutsal. Kimse öldürmüyor. Öldürülmesine karşıyız. Bunlar güzellik. Bu hayvana kıyılır mı” şeklinde konuştu.
Dağ keçileri, koyun sürüleri yüzünden mi ölüyor?
Yaban keçilerinin öldüğü bölgede inceleme yaptıktan sonra basın mensuplarına konuşan Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü Avukat Barış Yıldırım, “Geçen haftalarda Yukarı Çanakçı Köyü’nde de 8 yaban keçisi doğada ölü olarak bulunmuştu. Yapılan incelemelerde bir parazit neticesinde öldükleri saptanmış. Keçilerin bu bölgede birdenbire bu şekilde ölmeleri tesadüf değil. Yani insan etkileşiminden kaynaklı faaliyetler neticesinde bu bakterinin bulaştığı son derece açık” dedi.
Türkiye’nin 1 Eylül 1984 tarihli Bern Sözleşmesi’nin tarafı olduğuna vurgu yapan Yıldırım, “Bu sözleşme yaban hayatını koruma altına alıyor. Bunlardan biri de doğadaki yaban keçileri. Bu keçinin bırakın öldürülmesi, yaşadığı ortamlara insan etkileşimi dahi yasaktır. Buradaki insan etkileşimini ortadan kaldırmak gerekiyor. Buralara sürülerin sokulmaması gerekiyor. İlimizin yüzde 75’i dağlık ve neredeyse tüm ilçelerimizde sürücülük yapılıyor. Bu sürülerin mutlak suretle kontrol altında tutulması gerekiyor. Aksi durumda yaban hayatı popülasyonunun çok güçlü olduğu ilimizde yaban keçileri de bundan etkileniyor” diye konuştu.
Yaban keçilerinin birbiriyle etkileşim halinde olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Buraya sürülerin getirildiği dönem itibariyle ki Sonbahar döneminde getirildiği söyleniyor. Sonbahardan sonra yaban keçilerinin çiftleşme dönemi. Bu da birbiriyle olan etkileşimi arttırıyor. Bu etkileşimden kaynaklı ilimizin farklı ilçelerinde de bu ölümler meydana gelebilir. Dolayısıyla yetkililerin derhal ve hızlı bir şekilde bu meseleye müdahale etmeleri gerekiyor. Aksi halde yöre inancımızda da kutsiyet taşıyan bu canlıların daha fazla miktarda ölümleri kaçınılmaz hale gelir” şeklinde konuştu.
Her iki köyde 20 civarında dağ keçisi ölümü gerçekleştiğini ileri süren Yıldırım, “Keçilerin mağaralarda ve yüksek zirvelerde yaşadıkları nazara alındığında belki bizim ve yetkililerin tespit edemediği sayılarda da ölümler meydana gelmiş olabilir. Bunun için çok ayrıntılı bir araştırma yapılması gerekiyor"ifadelerini kullandı.