Fırat Üniversitesi (FÜ) İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Şengün, “Bu yıl yaşanan kuraklık önceki dönemlerdeki yağışları dikkate aldığımız zaman büyük bir iklim değişimi olarak göz önünde bulundurulmamalıdır. İklim olayı bir bölgede uzun yıllar boyunca meydana gelen atmosfer olaylarının ortalamasıdır. En az 20, 30 yıl geçmesi lazımdır” dedi.
Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Şengün, son zamanlarda yaşanan yağış azlığı ve kuraklık ile ilgili bilgiler aktardı.
Kuraklığın doğal olduğunu anımsatan Prof. Dr. Taner Şengül, “Kuraklık herhangi bir bölgede veya alanda gerçekleşebilir. Dünyada çeşitli alanlarda riskli bölgeler vardır. Bunlardan bir tanesi de orta enlemlerdir. İklim olaylarının en fazla değişim gösterdiği alanlardan bir tanesi orta enlemlere karşı gelir. Türkiye’de bu alanda bulunduğu için zaman zaman çeşitli dönemlerde kuraklıktan etkilenen bir ülke olmuşuzdur. Son yıllarda özellikle yağış trendlerinde meydana gelen azalma nedeniyle kısa süreli olmak üzere bu yılda bir kuraklık yaşamaktayız. Bu yıl yaşanan kuraklık önceki dönemlerdeki yağışları dikkate aldığımız zaman büyük bir iklim değişimi olarak göz önünde bulundurulmamalıdır. İklim olayı bir bölgede uzun yıllar boyunca meydana gelen atmosfer olaylarının ortalamasıdır. En az 20, 30 yıl geçmesi lazımdır. Ama bu yıl özellikle yağış miktarlarındaki azlık, Türkiye’nin çeşitli bölgelerin kuraklık olarak karşımıza çıkmaktadır. 3’er aylık periyotlar halinde baktığımızda Türkiye son 3 ayı dikkate aldığımız zaman, Güney Doğu ve Doğu Anadolu’nun belli bölümlerinde yine Batı Anadolu’da çok şiddetli kuraklıkların olduğunu görüyoruz. 6 ve 9 aylık periyotlardaki düşen yağış miktarlarına baktığımız zaman da bu durumun yine aynı bölgelerde hat safhaya ulaştığını görüyoruz. Özellikle tarımsal üretim yapan çiftçiler için büyük problemler oluşturduğunu görmekteyiz” dedi.
"Yağışta yarı yarıya azalma var"
Marmara Bölgesi, Edirne ve İstanbul çevresinin bu yıl yağışlardan büyük ölçüde faydalandığını dile getiren Prof. Dr. Şengül, “Gerçekten iyi yağışlar düştü. Ancak özellikle Doğu Anadolu’nun güneyinde Elazığ Bingöl, Diyarbakır, Malatya çevrelerinde yağışın çok az olduğu hatta, Güneydoğu’da Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa’da kuraklığın çok şiddetli bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. Bu bölgedeki tarımsal üretim yapan çiftçilerimize çok büyük sıkıntılar oluşturdu. Sadece Elazığ ver çevresine baktığımız zaman Elazığ’ın uzun yıllar ortalama düşen yağış miktarı yaklaşık 425 milimetre civarındadır. Ancak bu yıl düşen yağış döneminden 200- 210 milimetre civarında olmuştur. Geçen seneye göre yarı yarıya yağışta bir azalma vardır. Uzun yıllar ortalamasında bu durum kendisini telafi edebilir. Belki ilerleyen aylarda yağış olursa bu durum biraz telafi edilebilir. Şunda özellikle üretim açısından bir yağış yetersizliği zor durumda bırakmıştır. Bu, Doğu Anadolu’nun Güney kesimi, Güney Doğu Anadolu Bölgesi, Güney Batı Anadolu’da çok şiddetli bir şekilde bir kuraklık söz konusudur"şeklinde konuştu.
“Kuraklık iklim değişimi olarak değerlendirilmemesi gerekiyor”
Elazığ’da son 3 ayın yağış verilerine bakıldığında çok büyük düşüşlerin olduğuna dikkat çeken Şengül, “Normalde Elazığ’ın en yağışlı ayı Nisan’dır. Ama şuanda Elazığ’a Nisan ayında düşen yağış miktarı 53 milimetre civarındadır. Önceki yıllarda 175, 200 milimetreye kadar çıkmıştı. Ama bu yıla mahsus olmak üzere yağışta çok büyük düşüşlerin olduğunu Elazığ ve çevresinde görebiliyoruz. Bunu iklim değişikliği olarak yorumlamamak gerekiyor. Çünkü bir yerin ikliminden bahsederken en az 30 yıllık ortalama değerleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bir yerdeki bir veya 2 yıla mahsus meydana gelen kuraklık iklim değişimi olarak değerlendirilmemesi gerekiyor” diye kaydetti.