Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, dünya genelinde son yıllarda plastik atıklar nedeniyle ciddi bir mikro plastik kirliliğin yaşandığını söyledi.
Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, dünya genelinde son yıllarda plastik atıklar nedeniyle ciddi bir mikro plastik kirliliğin yaşandığını söyledi.
Yaşanan kirliliğe dikkat çekmek için Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin ev sahipliğinde "Sucul ekosistemlerde mikro plastik kirliliği (FAO)" başlıklı uluslararası bir çalıştay düzenlendi. 9 ülkeden 11 konuşmacının katıldığı çalıştayda, denizlerde ve iç sulardaki kirlilik ele alındı. Çalıştayın organizasyonu ve moderatörlüğünü yapan Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, “Çevreye verdiğimiz zararlar hele hele de su kaynaklarına olan zararlar, içinde yaşayan canlıları adeta havasız bırakarak toplu ölümlere sebep oluyor. Eko sistemle çok oynamaya başladık” dedi.
Bu konuda araştırma yapan konusunda uzman kişilerle pandemi nedeniyle yüz yüze değil telekonferans yoluyla çalışmalar yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Atamanalp, “Çevre bilincinin arttırılması ile birlikte çevre kirliliği konusunda yapılan araştırmalar da artmaktadır. Bu araştırmalar kirletici tiplerin daha iyi tanımlanması ve buna karşı önlemler alınmasına imkan verilmektedir. Son dönemlerde çevrede mikro plastik kirliliği dikkat çekici boyutlara gelmiştir. Bu nedenle sucul ekosistemlerde bu kirlilik tipinin neden olduğu sorunlar da incelenmeye başlanmıştır” diye konuştu.
Prof. Dr. Muhammed Atamanalp, çalıştayla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:
“Amacımız insanların bu konulara daha fazla dikkat etmeleridir. Yaşamımızın her alanına plastikler girdi. Dünyanın çok farklı ülkelerinden 460 dinleyici bu çalıştayı takip etti. Bu atıklar doğada kolay kolay da parçalanmıyorlar. Bu atıklar başta insanlar olmak üzere tüm canlıların vücuduna veya bünyesine çok rahatlıkla girebiliyorlar. Bizler de bu atıkların vermiş olduğu zararları belirlemek adına katılımcılardan kendi ülkelerinde bu atıkların vermiş olduğu zararlar ne boyutta konusunda araştırma yapmaları ve anlatmalarını istedik. Türkiye’nin yanı sıra Macaristan, Almanya, Hırvatistan, İran, İngiltere, Azerbaycan, İrlanda, Romanya’dan konuşmacılar katıldı. Bu konuşmacılar arasında bir ucu Afrika’ya dayanan ülkeler de dinleyici olarak katıldı. Düzenlenen organizasyonu FAO destekledi. Yaşamımızın her alanına giren plastikler çevre şartlarının etkisiyle küçük parçacıklara ayrılıyorlar. Yeri geliyor güneş ışıkları oluyor, yeri geliyor yağışlar oluyor, yeri geliyor insani faaliyetler de olabiliyor. Bu parçacıklar gözle görülemeyecek kadar küçükler, yani 5 mikron veya daha küçük boyutlarda mikro parçacıklara ayrılıyorlar. Küçük parçacıklar solunum yoluyla bizlerin akciğerlerine yerleşebileceği gibi sucul ekosistemlere de girdiklerinde sucul yaban hayatın bünyelerinde yer alabiliyorlar. Karadeniz Bölgesi’nden aldığımız balık örneklerinde, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki iç sularda yerli türlerde yaptığımız örneklerde, yani balıkların iç organlarında bu mikro plastiklerin bulunduğunu çalışmalarımızla tespit ettik. İnsanlar için sevindirici tarafına bakacak olursak balıkların insanlar tarafından tüketilen kısmı balığın kas dokusudur. Bu da insan sağlığına henüz etki edecek, insana zarar verecek boyutta değil. Bu olayın sevindirici kısmı. Neden sevindirici kısmı diyoruz, çünkü biz balıkları tüketirken balığın iç organlarını temizliyoruz.”