Batı'nın Türkiye hayali: Erdoğan giderse olur? Reuters madde madde sıraladı

Türkiye'de iktidar değişimi halinde neler olacağına ilişkin öngörüler İngiliz haber ajansı Reuters'ta yayınlandı.

Politika 1.03.2023 13:06:00 0
Batı
Tarih: 01.03.2023 13:09

Türkiye'de iktidar değişimi halinde neler olacağına ilişkin öngörüler İngiliz haber ajansı Reuters'ta yayınlandı. Kendilerine sadık bir Türkiye arzusundaki Avrupa ve ABD, Ankara'nın Rusya ile ilişkiyi kısıtlamasını, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerini itirazsız onaylamayı ve şimdiden kredi başvurusu için IMF'nin kapısını çalmasını istiyor.

İngiliz haber ajansı Reuters'ta Hugo Dixon imzasıyla servis edilen analiz, cumhurbaşkanlığı seçimlerini Erdoğan'ın değil Altılı Masa'nın kazanması halinde neler olabileceğini yazdı. Batı'nın tam da olmasını istediği 'sadık bir Türkiye' portresi çizilen analizde, muhalefet adayının kazanması halinde ABD ve Avrupa'nın öngörüleri özetle şöyle sıralandı:

Yeni hükümet ABD ve Avrupa Birliği ile daha yakın ilişkiler kurmak için iyi bir konumda olacak. Türkiye'nin NATO'nun sadık bir üyesi olduğunu açıkça ortaya koyacak. İsveç ve Finlandiya'nın üyelik yolunu açacak. Türkiye döviz kredisi için Ulusrarası Para Fonu'na (IMF) başvurabilir. Altılı Masa, güvenilirlik için IMF başvurusunu önden yapmalı. Bu politikalar Batı'dan yatırım akışı sağlar ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yeni bir ticaret anlaşmasının önünü açabilir. ABD ve AB, altı partili koalisyonun Rusya'nın askeri açıdan faydalı teçhizat ithal etmesine yardımcı olan şirketlere baskı yapmasını isteyecektir. ABD, Altılı Masa'nın iktidarda olduğu bir Türkiye'yi Çin'e karşı denge unsuru olarak kullanacaktır.

Reuters'ta yayınlanan makalede 'Erdoğan Sonrası Soğuktan Gelen Türkiye' (A post-Erdogan Turkey could come in from the cold) başlığı kullanıldı. 'Soğuktan gelen' tabiri, ünlü MI6 ajanı John Le Carre'nin Soğuktan Gelen Casus adlı romanı ile geniş kitleler tarafından benimsendi. Tercih edilen bu başlıkla Türkiye'nin Rus etkisinden (soğuktan) çıkarak yeniden Batı etkisine gireceğine gönderme yapılıyor.

İŞTE O MAKALENİN TAM HALİ... 

Hugo Dixon imzalı analize göre, Türkiye'de seçimleri muhalefetin kazanması halinde olabilecekler şu ifadelerle sıralandı…

Yatırımcılar son yıllarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın enflasyonun yükselmesine izin vermesiyle Türkiye'den uzak durdu. Rusya'nın Putin'iyle yakınlaştıkça ülkenin Batı ile ilişkileri kötüleşti. Ayrıca karbon emisyonlarını dizginlemek için çok az şey yaptı. Bu ayki ölümcül depremden sonra daha muhtemel olan yaklaşan seçimlerde bir muhalefet zaferi tüm bunları değiştirebilir. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde iktidarını elinde tutabilirdi. Ancak bu ayın başlarında Türkiye'de meydana gelen ve 44 bin kişinin ölümüne yol açan deprem ona zarar verdi. Öyleyse Erdoğan'ın kaybettiği senaryoyu düşünelim. İktidardaki AK Parti'ye meydan okuyan altı partili koalisyon, resmi rakamların yüzde 58 olarak ortaya koyduğu enflasyonu ortadan kaldırmayı planlıyor. Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarının baltaladığı demokratik normları ve hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeye kararlı. (Altılı Masa) Türkiye'nin NATO ittifakının sadık bir üyesi olduğunu da açıkça ortaya koyacaktır. Mevcut başkanın İsveç ve Finlandiya'nın transatlantik savunma paktına üyeliğini engelleme kararı bu sadakati şüpheye düşürdü. Bu politikalar Batı'dan yatırım akışına yol açacak ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yeni bir ticaret ve iklim anlaşmasının yolunu açabilir. Muhalefetin önerdiği ekonomik reformlar kısa vadeli sancılar getirecektir. Ancak Erdoğan'ın alışılmışın dışında politikaları çok daha kötü bir mali krizi biriktiriyor. Geçen hafta, cumhurbaşkanının kontrolünde olan Türkiye Merkez Bankası faiz oranlarını yüzde 8,5'e düşürdü, bu da borçlanmanın gerçek maliyetinin büyük ölçüde negatif olduğu anlamına geliyor. Para otoritesi, çok az uluslararası rezerve sahip olmasına rağmen lirayı desteklemek için döviz satıyor. Muhalefet için enflasyonu ezmek zor olacak. Sonuçta lira düşerse başlangıçta enflasyon yükselecektir. Dahası fiyatları kontrol etmek için Türkiye'nin göz kamaştırıcı faiz oranlarına ihtiyacı olabilir. Bu yeni bir hükümetin popülaritesini baltalayarak bir durgunluğu tetikleyebilir. Uluslararası yatırımcılar gerekli ilacı yutacak mideye sahip olduklarından emin olana kadar kenarda oturabilirler. Yeni bir hükümet birtakım gizler keşfedebilir. Örneğin, Rusya'nın döviz rezervlerini artırmak için Türkiye'ye borç veren 'dost' ülkelerden biri olup olmadığı da dahil olmak üzere, Erdoğan'ın Putin ile yaptığı anlaşmalar konusunda çok az şeffaflık var. Bununla birlikte Türkiye bir mali krizle karşı karşıya kalırsa, döviz kredisi için Uluslararası Para Fonu'na (IMF) başvurabilir. Altı partili koalisyon ekstra ekonomik güvenilirlik kazanmak için muhtemelen bunu önceden yapmalı, ancak pek olası görünmüyor.

TÜRKİYE'NİN SADAKAT TESTLERİ

Yeni bir hükümet hem AB hem de ABD ile daha yakın ilişkiler kurmak için iyi bir konuma sahip olacaktır. Demokrasiye bağlılığı ve İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliğini onaylaması işleri kolaylaştıracaktır. Amerika ve AB ayrıca altı partili koalisyonun Rusya'nın askeri açıdan faydalı teçhizat ithal etmesine yardım eden tüm şirketlere baskı yapmasını isteyecektir. Altı partili koalisyon Rus hidrokarbonlarını satın almayı bırakmaz. Türkiye gazının yüzde 99'unu ve petrolünün yüzde 93'ü için ithalata bağımlıdır. Ayrıca indirimli Rus petrolünü alıp rafine ederek başka ülkelere satarak kâr ediyor. Türkiye yakın zamanda AB'ye katılamaz ama AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını modernize edebilir. ABD, jeopolitik yönelimi daha net olursa Türkiye ile ticaretini de artırabilir. Bu, Amerika'nın Çin'e karşı bir denge unsuru olarak dost ülkelerde tedarik zincirleri kurmayı amaçlayan 'dostluk' girişimiyle örtüşebilir. G7 ülkeleri Türkiye'de yeni hükümete 'adil enerji geçiş ortaklığı' teklif etmelidir. Bu, Türkiye'nin karbondan arındırılmasını hızlandırmak için milyarlarca dolarlık özel ve kamu yatırımını harekete geçirecektir. Avrupa ve Amerika anlaşılır bir şekilde artık Erdoğan sonrası dönemin fırsatları hakkında hiçbir şey söylemiyor.