Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "ABD Başkanı Biden 1915 olayları münasebetiyle bir kez daha milletimizi suçlamaya, tarihimizi kötülemeye kalkışmıştır. " dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "ABD Başkanı Biden 1915 olayları münasebetiyle bir kez daha milletimizi suçlamaya, tarihimizi kötülemeye kalkışmıştır. Biden’ın iftirasını reddediyor, tüm gücümle kınıyorum" dedi.
Niğde'de katıldığı '14 Mayıs'ta Aziz Milletim Sıra Sende' temalı Açık Hava Toplantısına katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, burada vatandaşlara seslendi. 19 gün sonra yapılacak 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28'inci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri'nin hayırlı ve kalıcı sonuçlar getirmesini dileyen Bahçeli, "Bunun yanında seçimlerin sağduyulu, sakin ve demokratik olgunlukla gerçekleşmesini diliyorum. Hatırlayınız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kabul edildiği 16 Nisan 2017 halkoylaması öncesinde iç ve dış ihanet cephesinin eş zamanlı provokasyonları hız ve yaygınlık kazanmıştı. Çünkü Türk milletinin tarihiyle, kimliğiyle, sosyolojisiyle ve kültürüyle müzahir bir yönetim reformunun gündeme alınması yerli ve yabancı odakları çılgına çevirmişti. Nitekim koro halinde saldırıya geçmişlerdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin doğruluş müjdesiydi. Bu nedenle ülkemizdeki siyasi muhalefet dış bağlantılı siparişle yeni hükümet sistemini karalamak için her çirkinlikten medet umdu. Devamlı çamur attılar. Ağızlarından bir kez de olsa hayır çıkmadı, milli ve isabetli bir değerlendirme duyulmadı. 'Tek adam rejimi' dediler, hükümet sistemiyle rejimi birbirine karıştırdılar. 'Şahsın rejimi' dediler, bir yalana bin yalan kattılar. 'Diktatörlük var' dediler, şayet böyle olsaydı nasıl bu kadar pervasız ve hayasız olabileceklerini, ulu orta nasıl bu kadar kolay hakaret edebileceklerini hiç hesaba katmadılar. Milletimizin iradesine kilit vurmayı denediler. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin intikamını almak için kuyruğa girdiler. Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin üçüncü evresine kazasız, kansız ve sorunsuz geçmesine tahammül edemediler. Milletimizin tercihini reddetmeyi göze aldılar. Sonra dönüp yüzsüzce demokrasiden bahsettiler. Melez ve meçhul bir özgürlük yaygarası kopardılar. Asıl demokrasi kaçkını, gerçek demokrasi muhalifi olduklarını bir türlü idrak edemediler" dedi.
"Çözülmesi gereken sorun siyasi muhalefet sorunudur"
Muhalefete yüklenen Bahçeli, "Türkiye'nin öncelikli ve çözülmesi gereken sorunu siyasi muhalefet sorunudur. Bu muhalefet demokrasiye mesafelidir. Bu muhalefet milli ve yerli duruşa karşıdır. Bu muhalefet Türkiye'nin aleyhinedir. İktidara değil ülkemize muhalefet etmenin, her gelişmeyi karalamanın, her güzel hizmeti kötülemenin, üzerinde yaşadığı vatanı kundaklamaya teşebbüs etmenin adı demokrasi değil, bal gibi muhalefet despotluğudur. 'Zillet' demek alçalma demektir. 'Zillet' demek aşağılanmak ve küçülmek demektir. Türkiye zillete müstahak değildir. Türk milleti tarihin hiçbir döneminde zillete düşmemiştir. Niğde'yi zillete çekmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Biz karşımızdaki muhalefet yapısına zillet demeyelim de ne diyelim? Bunları daha nasıl tarif edelim?" ifadelerini kullandı.
"HDP'nin yedek lastiği Yeşil Sol Parti Kılıçdaroğlu'yla aynı çizgidedir"
"Hangi felakete maruz kalırsak kalalım, muasır medeniyet iddiasından geri dönmeyeceğiz" diyen Devlet Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Depremin izlerini silip, yeni yüzyılda, yeni hayatı, yeni Türkiye'de hep birlikte kuracağız. Bizim gidecek başka bir yurdumuz yoktur. Türk milleti son sözünü Malazgirt'te söylemiş, ayak bastığı toprakların ruhuna vatan sedasını can pahasına üflemiştir. O günden bugüne vatan tektir, adı Türk'tür. Binlerce yıldır millet tektir, adı Türk'tür. Bunun dışında her arayış, her yoklayış, her zorlayış maceradır, mefluçtur. Dün müstevliler, manda ve himaye mübaşirleri, işbirlikçi müflisler, ihanet mültezimleri vardı, bugün ise emperyalizmin piyonları, zillet içinde kıvranan acizler, küresel güçlerin kiralık katilleri olan terör örgütleri vardır. Dün işgalciler denize süpürülmüştü, bugün ise teröristler bulundukları, görüldükleri her yerde gömülmektedir. Türk'e kefen biçmeye cüret edenlerin sonu tarihin her döneminde hüsrandır, mağlubiyettir. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK'yla aynı yolu yürümesine Niğde nasıl tahammül edecektir? Teröristlerin peş peşe destek açıklamalarını Kılıçdaroğlu'nun veya partisinden bir yöneticinin çıkıp da itiraz ettiğini duydunuz mu? CHP ve İYİ Parti Türk askerinin Irak ve Suriye'deki varlığına karşıdır. Mavi vatandaki egemenlik mücadelemize karşıdır. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaya baktıkları yer başkent Ankara değil Washington, Brüksel, Londra'dır. Zillet ittifakı Türkiye'yi ABD'nin sınır bekçisi, NATO'nun da ileri karakolu yapmayı amaçlamaktadır. CHP ile İYİ Parti yönetimleri ortağı oldukları diğer partilerle beraber emperyalizmin tutsağıdır. CHP'ye oy veren vatandaşlarım bu zillete hayır demelidir. İYİ Parti'ye ve diğerlerine oy veren vatandaşlarım sahte milletseverlik pozlarına aldanmamalıdır. Muhalefetin terör sevdası zillettir. Muhalefetin yabancı hayranlığı rezalettir. CHP ile İYİ Parti Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarını vaat eden köksüz ve kimliksiz çıyanlarla el eledir, kol koladır, yanak yanağıdır. HDP'nin yedek lastiği Yeşil Sol Parti Kılıçdaroğlu'yla aynı çizgidedir. PKK/YPG ile aynı kundağa sarılan, Irak'ın Süleymaniye kentinde fitne ateşine odun atan Bafel Talabani Kılıçdaroğlu'ya umut bağlamıştır."
"HDP'ye ne vaat ettin?"
"Kılıçdaroğlu'na Niğde'den soruyorum, biraz haysiyeti, biraz izanı, biraz da ahlakı varsa cevap vermesini bekliyorum" ifadelerini kullanan Bahçeli, "HDP'ye ne vaat ettin, hangi güvenceleri paylaştın? PKK'ya üzeri emperyalist mihraklarca ciro edilmiş hangi açık çekleri verdin? FETÖ'nün gönlünü nasıl aldın? Pensilvanya'yı nasıl ikna ettin? 'İmralı canisini serbest bırakacağız' dedin mi, demedin mi? 'Özerk yönetimlere onay vereceğiz' dedin mi, demedin mi? 'Güney sınırlarımız boyunca planlanan terör devletine tamam' dedin mi, demedin mi? Terörist Murat Karayılan da şu sözleri ifade etmiş; 'MHP'ye ve AK Parti'ye verilen her oy PKK'ya sıkılan mermidir'. Doğrudur, Cumhur İttifakı'na verilen her oy haine, düşmana, teröristlere doğrultulmuş namlu, hedefine sıkılmış mermidir. Bunların alayı Kılıçdaroğlu'nun arkasındadır. Terörist Duran Kalkan, 'CHP'ye ve İYİ Parti'ye her desteği vereceğiz' diyor. Verseniz ne yazar, vermeseniz ne çıkar, hepinizin hesap vereceği günler yakındır. CHP ve İYİ Parti'nin ittifak ortağı Yeşil Sol Parti'nin Ağrı milletvekili adayı Sırrı Sakık aynen şunları ileri sürmüştür; 'Biz üç-beş bakanlık pazarlığı peşinde değiliz. Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bizim küçük hesaplarımız yok, 100 yıllık Cumhuriyet'i değiştireceğiz'. Biz 100 yıllık Cumhuriyeti, Türk ve Türkiye Yüzyılına taşıyalım diyoruz, bunlar değiştireceğiz, kurcalayacağız ve kurutacağız diyor. Bu rezil cürete Kılıçdaroğlu'ndan en küçük sitem gelmedi. Hiçbir CHP'li veya İYİ Partili yöneticiden kınama mesajı gündeme yansımadı. Zira bunların hepsi aynı tornanın mamulüdür. Bunların hepsi zehirlidir, zillettir, ziyan içindedir. Türkiye'ye silah çekenler, pusu kuranlar, sınır güvenliğimizi ihlal edenler, mücavir bölgelerde nifak üretenler, insanımıza ve topraklarımıza musallat olanlar doğduklarına bin pişman edileceklerdir. Milli Mücadele zaferle taçlanarak vatan düşmandan temizlenmiş ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmişti. Sözümüz söz olsun, ezan susmayacak, bayrak inmeyecek, vatan bölünmeyecektir. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti kıyamete kadar baki kalacaktır. Kim hangi oyunu oynarsa oynasın, kim hangi tuzağı kurarsa kursun, ayrılmayacağız, ayrışmayacağız, aramızda ayrık otu barındırmayacağız, bihakkın saflarımızı sıkı tutacağız, hep birlikte Kızılelma'ya doğru koşacağız. 14 Mayıs'ta cumhurun muhteşem zaferine hep birlikte omuz vereceğiz" dedi.
"Biden'in iftirasını tüm gücümle kınıyorum"
"ABD Başkanı Biden 1915 olayları münasebetiyle bir kez daha milletimizi suçlamaya, tarihimizi kötülemeye kalkışmıştır" ifadelerini kullanan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kılıçdaroğlu'nun sırtını yaslayıp ağzının içine baktığı ABD Başkanı Biden 1915 olayları münasebetiyle bir kez daha milletimizi suçlamaya, tarihimizi kötülemeye kalkışmıştır. Biden'ın iftirasını reddediyor, tüm gücümle kınıyorum. ABD Başkanı lobilerin oyuncağı, diasporanın esiridir. Bizim sorunumuz ABD halkıyla değil, Beyaz Saray'a çöreklenmiş zulüm bekçileriyledir. Türk milletine sözde soykırım gölgesi düşürmek, mazisi toplu cinayetlerle, katliamlarla ve neden olduğu insani felaketlerle dolu bir ülkenin harcı değildir, haddi değildir, hakkı değildir. Biden'in tarihi gerçeklere aykırı beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür, yazılı açıklaması yalnızca kağıt parçasından ibarettir. Çünkü tarihimizin hiçbir döneminde mahcup olacağımız, hesabını vermekten kaçınacağımız, yüzümüzün kızaracağı, başımızı öne eğecek bir suça, bir trajediye, bir barbarlığa imza atmadık, böylesi bir yanlışın tarafı ve faili asla olmadık. Maalesef dünyada hukukun gücü değil, güçlünün hukuku hâkimdir. Küresel vicdan enkazdadır. Küresel adalet çiğnenmiştir. Bize soykırım çamuru atan Biden ve zihniyeti; Vietnam'da, Kamboçya'da, Laos'ta, Hiroşima'da, Nagazaki'de soykırım tüneline soktukları milyonlarca masumun öncelikle hesabını vermeli, sonra yüzü olursa konuşmalıdır. Irak'ta bir milyon Müslüman'a, Afganistan'da 1,5 milyon mazluma kast ettiklerini, ucu bucağı görülmeyen ölüm tarlaları açtıklarını, kadınlara tecavüz edip küçücük çocukları mezara soktuklarını kabul edecek ve bunun da bedelini ödeyecekleri günler bir gün gelecektir. Küresel emperyalizmin hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır ve bu hesap inşallah görülecektir. Tarih yaprakları 24 Nisan'ı işaret ettiğinde, ABD Başkanlarının 1915 olayları hakkında ne söyleyecekleri, nasıl yaklaşacakları, büyük felaket mi yoksa soykırım mı diyecekleri artık merak konusu olmaktan çıkmıştır. Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihi bizim için 23 Nisan'ın bir gün sonrasıdır ve sıradan bir gündür. Ne biliyorlarsa açıklasınlar. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. İstikametimizden şaşmayacağız. Tarihimizle ters düşmeyeceğiz. 27 Mayıs 1915 tarihinde karar altına alınıp 1 Haziran 1915'de uygulamaya koyulan Sevk ve İskân Kanunu'yla her zaman gurur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarına, bu millete şehadetleriyle hizmet eden aziz şehitlerimize tarih huzurunda şükran ve minnet duygularımızı her fırsatta göstereceğiz. Niğde'den diyorum ki, 108 yıl önce alınan tehcir kararı doğru bir karardır, aynı şartlar bugün zuhur etse Milliyetçi Hareket Partisi dün ne yapıldıysa onu yapar, yaptığını da seve seve sahiplenirdi."