Tarih: 21.05.2021 09:36

Minik Leyla’nın davası Ağrı’da görülecek

Facebook Twitter Linked-in

Ağrı’da 2018 yılında kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in karara bağlanan davası, 28 Mayıs’ta Ağrı’da yeniden görülecek.

Ağrı şehir merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6’ncısı olan Leyla Aydemir, 2018 yılında Ramazan Bayramı dolayısıyla geldikleri dedesinin yaşadığı Ağrı’nın Bezirhane köyünde 15 Haziran günü kaybolmuştu. Tüm Türkiye’nin bulunması için seferber olduğu Leyla’nın 18 gün sonra köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkiinde cansız bedeni bulunmuştu. Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 2 Ekim 2020 günü görülen karar davasında, tutuklu sanık amca Yusuf Aydemir hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, tutuksuz 6 sanık hakkında beraat kararı verilmişti. Karar davasının ardından tutuklu amca Yusuf Aydemir de tahliye edildi. Minik Leyla’nın davası 28 Mayıs’ta Ağrı’da yeniden görülecek.

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği (UCİM), Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) Leyla Aydemir davasının Ağrı’dan başka bir yerde görülmesi için başvuruda bulundu. Ancak incelemelerin devam etmesinden dolayı davanın ilk duruşmasının Ağrı’da görülmesine karar verildi. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Saadet Öğretmen Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği Genel Başkan Danışmanı Avukat Ayşegül Aydoğan, “Ağrı’da seneler önce katledilen Leyla Aydemir davasını biz UCİM olarak takip ediyoruz. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi sanıkların beraatına hüküm vererek bozulmasına ve dosyanın yeniden yerel mahkeme olan Ağrı 1. Ağrı Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetmişti. Biz bu süreçte davanın Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bölgenin aşiret bölgesi olduğunu ve tarafların yargılamayı etkilemesi sebebiyle davanın nakli, başka bir yerde görülmesi talebinde bulunmuştuk. Bununla ilgili itirazlarımızla ilgili işlemler başladı. CİMER’e yapılan başvuru sonucunda emniyet ve jandarma davanın nakli konusunda olumlu görüş vermiş durumda. Savcılık makamının kararını bekliyoruz davanın nakli için. Fakat bu süreçte önümüzdeki hafta 28 Mayıs tarihinde Ağrı’da Leyla kızımızın davası yeniden görülecek. Sanıklar, suçu işleyenler, Leyla’yı katledenler ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Biz buna müsaade etmeyeceğiz, davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. UCİM Genel Başkanı, UCİM gönüllüleri 28 Mayıs Cuma günü Ağrı Adliyesi önünde Leyla’nın katillerinin cezalandırılması için nöbette olacağız. Biz bu işin peşini bırakamayacağız. Herkese de sesleniyoruz, dava ivedilikle nakledilmek zorunda. Savcılığın bu konuda iyi bir karar vereceğini düşünüyoruz. Eğer nakil olmaz ise de sanıkların en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Olayın takipçisiyiz” şeklinde konuştu.

7 sanığa dava açılmıştı

Ağrı şehir merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6’ncısı olan Leyla Aydemir, 2018 yılında Ramazan Bayramı dolayısıyla geldikleri dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde 15 Haziran günü kayboldu. Tüm Türkiye’nin bulunması için seferber olduğu Leyla’nın 18 gün sonra köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkiinde cansız bedeni bulundu. Su içinde bulunan küçük kızın babası Nihat Aydemir’in kuzeni Mehmet Ali Aydemir (33), 18 Temmuz günü ’kasten öldürme’ suçundan tutuklandı. Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığınca Mehmet Ali Aydemir’in de aralarında olduğu 7 sanık hakkında çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet, iştirak halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da 14’er yıla kadar hapis cezası istemiyle 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Davanın 20 Eylül 2019 günü görülen ilk duruşmasında baba Nihat Aydemir sanıklardan şikayetçi olmazken, anne Şükran Aydemir ise şikayetçi oldu. Mahkeme heyeti, Leyla’nın amcası Yusuf Aydemir’i ’suçu işlediğine yönelik somut deliller bulunduğu ve dinlenilmeyen tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali olduğu’ gerekçesiyle tutuklarken, 19 Aralık 2019 günü dosya üzerinden yapılan tutukluluk değerlendirmesinde ise Mehmet Ali Aydemir ’mevcut delil durumu ile tutuklulukta geçen süre ve dosyanın geldiği aşama’ dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Korona virüs tedbirleri kapsamında 3 Temmuz 2020’ye ertelenen davada cumhuriyet savcısı, esas hakkında mütalaasını mahkemeye sundu. Baba Nihat Aydemir ile sanık Besim Dursun’un oğlunun Kanada’ya gönderilmesinden kaynaklı para meselesi olduğu anlatılan mütalaada, sanık Dursun’un olaydan birkaç yıl önce Aydemir’e, "Yemin olsun ben sana ciğer acısını yaşatacağım, ben seni ciğerinle terbiye edeceğim" şeklinde sözler söylediği kaydedildi. ’Yiğit’ kod adlı gizli tanığın taziye ziyareti sırasında Yusuf Aydemir ve Besim Dursun’un evden sık sık çıkıp geri döndüklerini bildirdiği ifade edilen mütalaada, Leyla’nın sanık Dursun’un evinin önünde kaybolduğunun diğer tanıkların ifadeleriyle de sabit olduğu vurgulandı. Mütalaada, "Yapılan HTS incelemesinde sanık Yusuf ve Besim’in maktul Leyla’ya ait cesedin bulunduğu sırada görüşme gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir" denildi.

Baba ile amca arasında husumet

Baba Nihat Aydemir ile Leyla’nın amcası Yusuf Aydemir arasında da miras ve alacak meselesi yüzünden husumet olduğu ifade edilen mütalaada, tutuklu amcanın teknik takibe takılan telefon kayıtlarına da yer verilerek şöyle denildi:

"Sanık Yusuf Aydemir’in sanık Besim Dursun ile yakın arkadaşlığının olduğu, maktul Leyla’nın kaybolduğu gün taziye evinde sanık Yusuf ve Besim’in sürekli bir yerlere gidip tekrar döndüğü, maktul Leyla’yı sanık Yusuf’un ortadan kaybolduğu yere doğru yönlendirdiği ve Leyla’nın kaybolmadan önce sanık Yusuf’un yanında olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, Yusuf’un tape kayıtlarında kolluk görevlilerine bir şey anlatmadığını, diğerlerinin de anlatmamaları ile kolluk ekiplerine dikkat etmeleri yönünde konuşmalar yaptığı saptandı."

"Sanığın maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir"

Sanık Mehmet Ali Aydemir’in ise Leyla’yı ablası Ayşe Artam’ın evine bıraktığı kaydedilen mütalaanın devamında, "Maktulün cesedine ulaşıldığı sırada kolluk ekiplerince tutulan tutanağa göre cesedi jandarma ekipleri dışında kimsenin görmemesine rağmen sanık Mehmet Ali, Leyla’nın kıyafetsiz olduğunu ve kıyafetlerini arayacağını ekiplere bildirdi. Sanık Mehmet Ali’nin maktulün kıyafetsiz bulunduğunu bilmesi, hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanığın ayrıca maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir" denildi.

Amca Musa Aydemir ile ilgili olarak da mütalaada, "Her ne kadar sanık Musa’nın telefonunda maktulün videosu olsa da sanığın müştekilerin evinde yaşamış olduğu, aralarında hiçbir husumet bulunmayışı, sanığın videoyu çekmekteki amacının sosyal medyada paylaşmak olduğu, bu hususun aleyhte delil olarak kullanılmasının olağan hayat akışına uygun olmadığı, sanık hakkında diğer sanıkların aksine ve olay tarihinde 3 yaşında olan ve yargılama aşamasındaki uzman raporuyla beyanına itibar edilemeyecek olan Üzeyir’in ifadeleri dışında aleyhine hiçbir tanık beyanının bulunmayışı dikkate alındığında sanık hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda, delil yetersizliğinden beraatına karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir" denildi.

Yargılama aşamasında müştekilerin şikayetlerinden vazgeçtikleri ancak söz konusu suçun şikayete bağlı olmadığının hatırlatıldığı mütalaada, Yusuf Aydemir, Mehmet Ali Aydemir ve Besim Dursun’un fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı ve eylemlerine uyan ’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme’ suçlarını iştirak halinde işledikleri bildirildi. 3 sanığın ağırlaştırılmış müebbet ve 4 yıldan 14’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi. Ayşe Artam ve Yıldırım Artam’ın da ’cinayete ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardım’ suçlarından 29 yıl 4’er ay hapisle cezalandırılmalarını isteyen savcı, amca Musa Aydemir ve Hatun Dursun hakkında ise delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesini talep etti. Cumhuriyet savcısı, tutuksuz sanıklar Mehmet Ali Aydemir, Besim Dursun, Ayşe Artam ve Yıldırım Artam’ın hükümle birlikte tutuklanmalarına karar verilmesini de talep etti. Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 2 Ekim 2020 günü görülen karar davasında tutuklu sanık amca Yusuf Aydemir hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, tutuksuz 6 sanık hakkında beraat kararı verildi.

3 ay sonra amca Aydemir’e tahliye

Minik Leyla’nın karar davasından 3 ay sonra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla tutuklanan amca Yusuf Aydemir tahliye edildi. Verilen karar dilekçesinde, “Yusuf Aydemir’in tutukluluk halinin devamına karar verilmesinin ileride telafisi güç mağduriyetine sebebiyet verebileceği, tutuklamanın bir ceza değil tedbir niteliğinde olduğu gözetilerek tahliyesine, başka suçtan hükümlü veya tutuklu değilse derhal tahliyesinin sağlanması için Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı Esas Masasına müzekkere yazılmasına, karar kesinleştiğinde dosyanın mahkemeye gönderilmesine, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda (I) bendindeki red kararı ve tahliye kararı yönünden kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde Dairemize dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt kâtibine beyanda bulunulması, bir başka Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi veya İlk Derece Ceza Mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmesi suretiyle nihai olarak Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından incelenmek üzere Dairemiz nezdinde itiraz yolu açık, bozma kararı yönünden ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286/1 maddesi gereğince kesin olmak üzere 21/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi” denildi.

Leyla Aydemir davası 28 Mayıs’ta saat 09.30’da Ağrı’da yeniden görülecek.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —