Malatya’da 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davada sanıkların savunmaları devam ediyor. Savunma yapan sanıklardan Suat Özocak, Yüzbaşı Kemal Keskin’in sandalyede oturduğu sırada ’Hani Allah bize yardım edecekti’ diye söylendiğini duyduğunu iddia etti.
Öğleden önceki celsede savunma yapan sanıklardan Malatya Kara Havacılık Alay Komutanlığında Kara Pilot Teğmen olarak görev yapan Mustafa Sinan Soybaş, savunmasına "15 Temmuz darbe girişimi lanetliyor, şehitlerime Allah’tan rahmet gazilerimize acil şifalar diliyorum” diyerek başladı.
İddianamede bulunan hakkındaki iddiaları kabul etmediğini belirten Soybaş, “Görev süresince bir çok göreve çıktım, terörle mücadelede görev aldım. Cumhurbaşkanımızın bölgedeki gezi ve incelemelerinde havada silahlı eskort olarak görev yaptım” ifadelerine yer verdi.
15 Temmuzda devre arkadaşının düğünü için Ankara’da olduğunu belirten Soybaş, “İddianamede de darbe girişimi ile ilgili hiçbir bağlantım olmadığı ortaya çıkmıştır. Ancak buna rağmen 21 Temmuz’da gözaltına alınıp ‘bir gün önceden Ankara’ya gittiğim’ gerekçesiyle tutuklandım ve TSK’dan ihraç edildim” iddiasında bulundu.
İddianamede babasının Paralel Devlet Yapılanması kontrolündeki SEMADER Başkanı ve doktorların imamı olduğu ve tam bir intihar fedaisi olarak yetiştiği bu nedenle de her türlü eylemi yapabileceğinin belirtilmesi iddiası hakkında da konuşan Soybaş, şunları söyledi:
“Bana göre ‘önce tutuklayalım sonra yargılayacak bir şeyler bulabiliriz’ mantığı var. İddianamede babamın örgütün doktor imamı olduğu ve benim de örgütün olası intihar eylemcisi olduğu yönündeki ihbar yazısını kabul etmiyorum. Babamın köy derneğine bile üyeliği yoktur. Zaten babam hakkında açılmış bir FETÖ davası ve soruşturması da bulunmamaktadır. Bu iddia afaki ve çirkin bir iftira bunu şiddetle reddediyorum ve kınıyorum. Emniyetten gelen bu yazıda isim olmaması hukuki dayanaktan yoksun, adil yargılamayı etkilemek için yazılan bu yazının bu şekilde delil olarak davaya aktarılması suçtur."
Dönemin TEM Şube Müdürünü suçladı
"Babam ne doktor imamı ne dernek başkanıdır. Babam 30 yıllık bir doktordur. Uydurma yazıyı esefle kınıyorum. Hakkımda yazılan yazının başında o dönem TEM Müdürü Hakan Yıldırımoğlu vardı. Hakan Yıldırımoğlu kimdir? Üstün başarıları nedeniyle Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğüne tayin olmuştur. Ve sonradan telefonundan Bylock çıkması nedeniyle Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü görevinden alınarak basit bir göreve atanmıştır. Bu yazı böyle bir kişinin başında olduğu bir birimden çıkmıştır. Deveye sormuşlar neren eğri? O da nerem doğrudur ki demiş. Hakan Yıldırımoğlu suç uydurma, sahte evrak uydurma ve görevi kötüye kullanmıştır. Benim gibi suçsuz insanları davaya müdahil etmiştir.”
“Telefonuma ‘Bylock’ indirmedim”
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının gönderdiği yazıda örgütün haberleşme programı olan Bylock kullandığı iddiasını da kabul etmeyen Soybaş, “Sonradan Bylock listesine eklendiğimi düşünüyorum. Hiçbir şekilde FETÖ ile bağlantım olmadı ve hiçbir şekilde telefonuma Bylock indirmedim, kullanmadım. Ben bu programı kullanmadım kimseyle mesajlaşmadım. Hakkımda bir gün önceden Ankara’ya gitti diye bir ihbarın değerlendirilmesi ile tutuklandım, tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.
Tutuksuz sanıktan fotoğraflı savunma
Tutuksuz yargılanan Albay Suat Özocak ise öğleden sonraki savunmasını fotoğraflarla yaptı. 15 Temmuz’da 2. Ordu Karargah Destek Grup Komutanlığı Askeri Gazino Müdürü ve vekaleten de Karargah Grup Komutanı olarak Yarbay rütbesi ile görev yapan Özocak, yanında getirdiği fotoğraflarla savunmasını yaptı.
Olay gecesi şoförün kendisini arayarak 2. Ordu Karargahına girmesi gereken servisin kışlaya alınmadığını ve bomba ihbarı yapıldığı bilgisini verdiklerini ifade eden Özocak, “Ben de 22.11 sıralarında kışlaya gittim, nizamiye kapısı açılmadı. Neden kapalı diye sorduğumda ‘Komutanım giriş çıkış yasak, alamıyoruz’ dendi. Sonrasında ikazım üzerine kapı açıldı. Kapının neden açılmadığını sordum bana Kemal Yüzbaşı, ‘Malatya’da 80 kiloluk patlayıcı bulunmuş, emir verildi içeri kimseyi almıyoruz’ dediler” dedi.
“Bahadır Erdemli tabancasını Kurmay Başkanına çekti"
Nizamiye kapısında Kemal Keskin Yüzbaşının kendisine ‘Tatbikat yaptırıyoruz, bombalı araç var, tedbirleri attırdık’ dediğini ileri süren Özocak, “Kemal Yüzbaşı, ‘Beklemenize gerek yok, tatbikat yapılıyor, bunu da kimseye söylemiyoruz’ dedi. Bizim o gün temel sıkıntımız o gün Kurmay Başkanının izne ayrılmış olması” ifadelerine yer verdi.
Özcak savunmasını şöyle sürdürdü:
“Ordu Komutanının emir subayına ve Albay Bahadır Erdemli’ye bizim neden içeri alınmadığımı sordum, hiç kimseden cevap alamadık. Ordu komutanıyla görüşmek istedim içeri almadılar. Emir Subayı Sedat Kaya, ‘Toplantı bitsin görürsün’ dedi. 00.41’de kurmay başkanı beni çağırarak, ‘durumu sordu’ ardından emir-komutayı devir al’ dedi. Ben de, ‘Nizamiye bir yüzbaşı koymuşlar, ordu komutanın emriyle oraya görevlendirilmiş. Kim emri verdiyse geri çeksin’ dedim. Ardından Kurmay Başkanı, Albay Bahadır Erdem’e ‘Oradan adamını çek’ dedi. Bahadır Erdemli, tabancasını Kurmay Başkanına çekti. Merdivenden inerken Bahadır Albay, ‘Tutuklayın bunları’ şeklinde emir verdi. Bahadır Erdemli’nin bu emri üzerine ‘Kurma sesi’ duydum. İncelediğimde, ‘tutuklayın bunları’ sesi ile kurma sesinin arasında 2 veya 3 saniye fark var. Sırtım dönük olduğu için nişan alıp almadıklarını bilmiyorum. Kamera kayıtlarında ordu komutanının koruma astsubayı Fatih Gürcan, kurma kolunu çekiyor."
“Bize doğru silah doğrultuluyor”
"Kurmay başkanına silah çekilirken, ordu komutanının korumalarında ses yok, ama bizim için tutuklayın dendiğinde bize doğru silah doğrultuluyor. Binbaşı Fatih Kılıç, elinde siyah bir poşet ile kelepçe getirdi. Bahadır Erdemli, ‘Demek ki kimseye güvenmiyorsunuz, bende kimseye güvenmiyorum, etrafta haşhaşılar var, ordu komutanını korumam lazım’ dedi. Demek ki bir bildikleri var. Kurmay Başkanına silah çekiliyor, ben ve Binbaşı Bülent Kuzucu kelepçeleniyoruz, ama diğer tarafta hayat normal devam ediyor. Bir süre sonra elimizdeki kelepçeleri çıkardılar ve başımızda nöbete devam ettiler. Bahadır Albay, ‘Komutanımızı Ankara’ya götürmemiz lazım, uçak bulmamız lazım, emniyetini almamız lazım’ şeklinde sözler kullandı. Sedat Binbaşı yanımızdan geçerken, ‘Komutanımızı güvenli bir yere götürmemiz lazım’ dedi. Koruma astsubayları ve emir subayı gelen telefonlara sürekli ‘Komutanımız toplantıda’ cevapları veriliyordu. Bahadır Erdemli’den sigara içmek için izin istedik. O da ’tamam’ diyerek onun nezaretinde aşağıya indik ve onun nezaretinde yukarı çıktık. Bir ara lavaboya gittiğimde silah sesleri artmıştı, bu sırada Bahadır Albay’ı gördüm ve durumu sorduğumda ’Her gün ölmekten se bir gün ölürüz. Askerlerimizin Kemal Yüzbaşının emrinde aslanlar gibi çarpışıyor’ iddiasında bulundu. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilgili iddialar kabul etmiyorum FETÖ ile hayatımın hiçbir alanında yollarımızın kesişmesi mümkün olmamıştır. Bu yapının içerisinde hiçbir şekilde yer almadım.”
“Neden Çiftçi TV açık”
Soru-cevap kısmında Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un "Gözaltında tutulurken odadaki TV’de neden Çiftçi TV açık" diye sorması üzerine tutuksuz sanık Suat Özocak, “Bana göre de garip. Odada Bülent Binbaşı ile ben kelepçeli olarak oturuyorduk. Kumandanın kimde olduğunu bilmiyorum. Ama Eyüp Kök’ten rica edince zaman zaman haber kanallarını açıyordu. Zaten ben de ilk kez buradan TV’den darbe girişimine ilişkin haberleri izledim” dedi.
“Hani Allah bize yardım edecekti?”
Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un "Kemal Keskin’i karargah katında gördün mü" sorusuna da Suat Özocak, ’’Bir kez gördüm. Teslim olma sıralarında. Sandalye oturuyordu ve bir ara sesini duydum ’Hani Allah bize yardım edecekti’ diye. Bunun dışında karargah katında görmedim’’ diye cevap verdi.
Şu ana kadar yapılan oturumda tutuksuz yargılanan sanıklar Halil İbrahim Salbaş, Er Taşkın Yağlıçoban ve Er Yunus Sipahi de savunmasını gerçekleştirdi. Erler haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek kendilerine verilen emirleri yerine getirdiklerini ve darbe girişiminde rol almadıklarını iddia ettiler.