Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde (AİÇÜ) “İslam’ın Işığında İnsani Çalışmalar ve Tarihsel Değişimler” konulu I. Uluslararası İslami ve İnsani Araştırmalar Sempozyumu başladı.
AİÇÜ İslami İlimler Fakültesi ve Irak İmâm-ı A’zam Fakültesi işbirliğiyle 20-21 Kasım 2021 tarihlerinde online olarak gerçekleştirilen, farklı ülkelerden 48 bilim insanının bildiri sunacağı sempozyum, Koronavirüs Pandemisi nedeniyle online olarak yapılıyor.
“İslam Işığında İnsani Çalışmalar ve Tarihsel Değişimler” konulu I. Uluslararası İslami ve İnsani Araştırmalar Sempozyumu’na AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti, İstiklal Marşı ve Irak Cumhuriyeti Milli Marşının okunması ile başlayan Sempozyumun açılışında konuşan AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, “Bilimin Sevgi ile Bütünleştiği Üniversite” parolasıyla bilimsel ve akademik çalışmalarına hız veren Üniversitenin dünya üniversiteleri içerisindeki hergeçen gün üst sıralara yükseldiğini söyledi.
Sanayi devrimlerini kaçıran İslam toplumunun yeni teknolojik gelişmeleri barındıran nanoteknoloji çağında üzerine düşeni yapacağına inandığını belirten Prof. Dr. Karabulut, “Sanal beyin, yapay zeka, robotik, 3D yazıcılar, biyoteknoloji, nanoteknoloji, arttırılmış gerçeklik, enerji depolama ve kuantum bilgisayarlar gibi ileri teknoloji aracılığıyla zihnin sınırlarını aşan ve insan aklını kontrol altına alan gelişmelerle meydana gelen bu dönüşümü, sadece teknik açıdan değil, tarihsel, siyasal, sosyolojik, kültürel, etik ve felsefi yönleriyle de ele almak önemlidir. Bilgisayar teknolojisi ve bioteknolojinin yükselişiyl teknoloji çağının getirdiği yeni bir felsefi kavram ve hareket olarak karşımıza çıkan transhümanizm, nanoteknoloji, gen klonlama, yapay zekâ gibi ileri teknolojilerin insan üzerinde detaylı bir biçimde kullanılmasını destekleyen kültürel bir hareketliliktir. İnsan unsuru yerine ekonomik faydaları önemseyen Endüstri 4.0’ın ötesine geçen Dünyada, Endüstri 5.0 ve Toplum 5.0’ın tartışıldığı bir dönem yaşanmaktadır. Yenilikçi ve insan temelli çözümlerin sunulmasıyla, teknoloji odaklı dünya düzeninden insan merkezli bir düzene dönüşüm amaçlanmış olması önemli olmasına karşın mükemmel ölümsüz bir insan modeli çalışmaları insanı robotik canavarlar olma tehlikesi riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Yaşanan bu dönümüş sürecinde kontrolün kaybedilmemesi adına ahlaki değerler, ilahi vahye dayalı din devreye girmelidir. İslami değerler ışığında insan olma hassasiyeti çok önemli hale gelmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de insanın bedensel ve ruhsal varlığı, kendisine bahşedilen özgür iradesi ve aklıyla öteki canlılardan üstün kılındığı belirtilmektedir. Bilgi ve kültür üreten, teknik icat eden ve medeniyet kurabilen yegâne varlık insan önemli bir güç olan bilgiyi insanlığın refahı ve mutluluğu için kullanabileceği gibi insanlığın felaketine de neden olabilmektedir. Bu noktada ahlaki değerler ihmal edilemez önemdedir ve dini inanç da bu yeni insan tipini kontrol etmelidir. Ölüm sonrası hayat asla göz ardı edilmemelidir. Bu otokontroldür. İşte burada siz saygıdeğer bilim insanlarına çok önemli görev ve sorumluluk düşmektedir” diye konuştu.
Prof. Dr. Karabulut, “Konferansımıza teşrif eden tüm konuşmacılara katkı ve katılımlarından dolayı teşekkür ediyor, konferansın düzenlenmesi için hazırlık çalışmalarını özveri ile yürüten başta düzenleme kurulu başkanları İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Yerinde ve Irak İmâm-ı A’zam Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şakir Muhammed Hüseyin El-AZamî hocalar olmak üzere tüm düzenleme kurulu üyeleri ve sekretarya çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Konferansta konuşan İmâm-ı Â’zam Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Miş’ân Muhyî Alvan El Hazreci, insanlığın tarihsel süreci içerisinde yapılan çalışmaların her geçen gün daha da geliştiğini, yapılacak ilmi çalışmalarda Kur’ân ve Sünnete sımsıkı sarılmanın önemli olduğunu, akademisyenlerin geleceğe yönelik ufuk açan araştırmalarda İslâmî metoda uygun olan çalışmalar yapmalarının beklendiğini söyledi.
İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Yerinde de zaman ve mekân boyutlarıyla kaçınılmaz olan değişim olgusunu, dünyanın demografik, sosyal, siyasal, ekonomik, hukuksal ve kültürel boyutlarda en etkili dinlerinden biri olan İslam bağlamında ele alıp değerlendirmeye her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu, Müslümanların yapacakları çalışmalarla geçmişte olduğu gibi günümüzde de bilime önemli katkılar yapabileceklerini ifade etti.