Prof. Dr. Mahmut Durmuş, bel fıtığı şikayeti olan her hastaya ameliyat önermediklerini vurgulayarak, “Ameliyatı sadece ciddi ayak düşmesi, yani ayağını kaldıramayacak kadar kas güçsüzlüğü oluştuğunda ya da problem enfeksiyon veya tümör kaynaklı ise öneririz” dedi.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Durmuş insan yaşamını etkileyen ve birçok insanın başına gelen bel fıtığı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Bel fıtığının birçok sebebinin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mahmut Durmuş "Bel çok farklı anatomik yapıların birleşiminden oluşur. Belimizi oluşturan kemik yapılar, onları birbirine bağlayan bağlar ve aradaki diskler, kaslar bel ağrılarına sebep olabilir. Belimizin ana yapısını oluşturan omurlarımız, omurlar arası diskler var. Omurlar birbirine birtakım eklemler ile bağlı durumda. Zaman içinde yaş ilerledikçe yada aşırı hareket, zorlama gibi sebeplerle bu diskler dejenere olunca etrafındaki bunu tutan doku zayıflar ve disk dışarı doğru bombeleşir. Bombeleştiğinde yakınından geçen bir sinire bası yapar. Spinal kanal daralabilir. Oradaki dejenerasyonun büyüklüğüne bağlı olarak omur eklemleri birbirlerine yavaş yavaş sürtünmeye başlar. Buda ciddi ağrılara sebep olur. Bu ağrılar bazen belimizi destekleyen ligamanlar ve kaslardan kaynaklanır. Onlar zaman içerisinde kalınlaşır dejenere olur. Herhangi bir sinire bası yapabilirler. Kaslar kasılarak spazm şeklinde ağrıya sebep olabilir. Bazen dejenere olan disk ve zorlanmalar bel omurlarının kaymasına sebep olarak sinirlere tamamen baskı uygulayabilir. Zaman içinde yaş ilerledikçe bazen de kemiklerimizde oluşan dejenerasyonlara bağlı hasar, kemik sivrileşmelerine neden olur. Bunlar da hastalarda ciddi ağrılara neden olur” diye konuştu.
Bel fıtığının nasıl anlaşılacağı hakkında konuşan Durmuş, “Birdenbire başlayan akut bel ağrılarının belirtileri genellikle bel bölgesinde vuran şiddetli ağrı ile başlayabilir. Eğer fıtıklaşama büyük sinire yakınsa oradan geçen sinire baskı oluşturacağı için ayakuçlarımıza kadar yayılabilen ciddi ağrıya sebep olabilir. Hasta uzun süreli ağrı çekiyorsa biraz önce bahsettiğimiz ağrının köken aldığı yere bağlı olarak sadece belli lokalize ağrılar duyabilir. Bu ağrılara sebep olan yapıya bağlı olarak değişir. Ağrı başlarken normalde sızı, sancı şeklindedir. Ama uzun sürede ağrının karakter değiştirmesiyle daha çok yanar tarzda ağrıya dönüşebilir. Bu durumda ağrı kronikleşmiştir denir ve tedavisi farklı şekildedir" dedi.
Bel fıtığının tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulunan Durmuş, “Algoloji Bilim Dalı olarak bel ağrısı için hasta kliniğe başvurursa ve semptomları yeni ise direk ağrı kesiciler ve destekleyici ilaçlar ile tedaviye başlıyoruz. Ancak süregelen ağrısı varsa, ağrının kaynağına göre bel eklemlerinden kaynaklanıyorsa bel eklemlerine yönelik bir takım radyo frekans tedavileri ya da ilaç enjeksiyonları yapmak suretiyle, diskten kaynaklanıyorsa o diskin çevresine ilaç vermek şeklinde veya diskin direk içine girerek orayı ısıtmak, buharlaştırmak gibi tedavilerle, diski küçültmek şeklinde tedaviler uygulamak mümkün. Yine kuyruk sokumundan video görüntüleme yöntemleri eşliğinde bir takım kateterlerle girip, ağrıya sebep olan dokuları birbirinden ayırmak gibi yöntemlerle de tedavi yapıyoruz. Eğer hastaya değişik cerrahiler tarafından bir takım vida-root sistemleri yerleştirilmişse bu durumda disklere, omurları uyaran sinirlere yönelik tedaviler uygulama yoluna gidebiliyoruz. Yine ağrının kaynağına göre eğer sempatik sinir sistemi aktive olmuş veya olaya eşlik ediyorsa sempatik gangliyonları yakmak veya bloke etmek şeklinde çok farklı tedavi yöntemlerini uyguluyoruz. Bizim ayrıca daha çok ameliyata rağmen ağrısı geçmemiş, hatta daha çok şiddetlenmiş hasta gruplarımız da bulunmakta. O hasta gruplarımızda da gerekli ilaç tedavilerini yaptıktan sonra hala şikayetleri devam ediyorsa omurilik arkasına, yanına bir takım elektrik sitimülatörleri yerleştirerek ağrının duyumsallaşmasını engelleyebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Bel fıtığı şikayeti olan her hastaya ameliyat önermediğini vurgulayan Mahmut Durmuş “Ağrı ile uğraşan hekimler olarak ameliyatı sadece ciddi ayak düşmesi, yani ayağını kaldıramayacak kadar kas güçsüzlüğü oluştuğunda ya da problem enfeksiyon veya tümör kaynaklı ise öneririz. Onun dışında bel fıtıklarında ameliyat önermeyiz. Hastalar biraz sabırlı olur, fizik tedaviden faydalanır, bizim yaptığımız bir takım girişimlerden yararlanırsa zaten şikayetler birkaç ay içinde önemli derecede gerileyecektir. Ama bu tedavileri almadan birçok hasta bazen gereksiz yere ameliyat oluyor” diyerek ameliyat olmanın her zaman iyi olmadığına dikkat çekti.
Bel ağrısını hafifletmek için hastalara neler yapmaları gerektiği hususunda da tavsiyelerde bulunan Durmuş, “Bel ağrısı çeken hastaların özellikle egzersizle bellerini güçlendirmeleri gerekir. Bu amaçla geliştirtmiş için önemli egzersiz programları var. Onlarla bel kaslarını güçlendirmeleri gerekir. Tabii altta yatan klinik sebep buna uygunsa egzersiz yapmalıdır. Bazı hastalara bunu önermeye biliyoruz. Bel kaslarının güçlü olması bu tur dejenerasyonlardan korunmak anlamında önemlidir. Ama bel fıtığı gelişmiş hastalarda sıcak tutma gibi, belli hareketleri yapmama gibi önerilerimiz de olabiliyor. Araba kullanırken arabanın koltuğunu direksiyona yakın tutma, fazla araç kullanmamaya çalışmak gibi önerilerimiz de olabilir. Yüzme bel kaslarını güçlendirebilmek için faydalı olabilir” şeklinde konuştu.